Alkollü Sürücü
Uzm. Pskiyatrist Dr. Ayhan Akcan
Bakırköy Psikoteknik Değerlendirme ve Trafik Danışmanlık Merkezi
Neredeyse her gün gazetelerde “Sarhoş sürücü can aldı”, “Sarhoş sürücü otomobiliyle evin çatısına uçtu”, “Alkollü araç kullanmanın acı faturası: 4 ölü, 2 yaralı”, “Düğün sonrası otomobil köprüden uçtu.”başlıkları altındaki haberler okumaktayız.Bu haberlerde çoğunlukla gecenin geç saatlerinde içkilerin bolca içildiği bir yemekten, bir toplantıdan, bir düğünden sonra kullanılan araç ile yapılan kazanın öyküsü anlatılır.
Son yıllarda sürücülerin içki kullanması belirgin olarak artmıştır. Bazı ülkelerde trafik kazalarının %30-40’ının nedeni alkoldür . Alkol almış sürücünün sürücülük yeteneğinin alkolün etkisi sonucu olumsuz olarak etkilendiği bilimsel olarak ispat edilmiştir. Küçük dozlarda kullanıldığında, insanlar sabırsız, haddini bilmez olmakta ve reflekslerin yavaşlamasıyla zihinsel faaliyetler bozulmaktadır.
Alkollün fazlası ise bireye aşırı güven verdiğinden, aşırı alkol alan kişiler, kusursuz oldukları sanısıyla kusur yapmaktadırlar. Bir duble bira, çeyrek bardak viski yada rakı alanlarda yarım saat araba kullanamayacak kadar denge kusuru olmaktadır. Fazla alkol gözde kararmaya neden olmakta, dikkat, düşünme ve karar gücünü bozmaktadır. Alkol miktarı arttıkça kandaki oksijen azalmakta ve beyin ihtiyacı olan oksijeni temin edemediği için işlevlerini yavaş yavaş kaybetmeye başlamaktadır. Alkol etkisi ile kişi saldırganlaşmakta, bazen de uyku hali ve uyuşukluk başlayarak kurallara uymamakta ve fren, vites ve direksiyonu zamanında gereğince kullanamaz duruma gelmektedir. Hız tahminleri ve hız karşılaştırmaları azalmakta ve hatta hızın korku veren etkisinden uzak kalarak hızı çekici bulma tutkusu başlamakta, mesafe tahmini sıfıra inmektedir. Böylece, alkollü araç kullananlar yollarda tehdit unsuru oluşturmaktadırlar.
Tehlikeli bir şekilde araba kullanmak, alkolün etkisiyle öfkenin dışa vurumudur. Alkoliklerin, intihara eğilimli oldukları bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, alkolikler, zaman zaman kendi araçlarını bir intihar aracı olarak kullanmaktadırlar. O halde, alkoliklerin yaptığı kazalar, genellikle intihar düşüncesiyle işlenmiş kazalardır. Aşırı alkollüyken araba kullanmak, trafik kazalarına neden olmaktadır. Bunun yanı sıra alkollü olarak araba kullanmak, şiddeti, antisosyal davranışı, öfkeyi, paranoid duyguları, ölüm ya da öldürme isteğini de beraberinde getirebilmektedir. Özetle, alkollü olarak araba kullanma ile yollarda meydana gelen ölümler arasında sıkı bir ilişki vardır.
Alkollü araba kullanmaktan kaynaklanan kazalarda ölüm oranı on beş ile yirmi dört yaş arası gençlerde son derece yüksektir. Alkollü sürücüler yüzünden her yirmi dakikada bir ölümcül kazalar olmaktadır.Tüm motorlu taşıtların üçte birinden fazlası, alkollü araç kullanan şoförlerin yol açtığı kazalarda parçalanmaktadır.Alkollü olarak araç kullanan sürücüler trafikte büyük bir risk yaratmaktadırlar. Kanada’da ölümle sonuçlanan kazaların %43’de, Amerika’da ise %60’ında sürücünün alkollü olduğu saptanmıştır. Alkollü araba kullanan sürücüler ölümcül olsun veya olmasın trafik kazalarının önemli bir kısmından sorumludurlar.
Türkiye’de alkollü içki etkisinde araç kullanmak suçtur. Buna karşın ülkemizde alkollü içki etkisinde araç kullanılması sanıldığından daha yaygındır. Hemen hiç kimse gittiği bir lokantada, bir arkadaş evinde içki içtiği için arabasını kullanmaktan vazgeçmemektedir. Çok içkili olduğu halde arabasını kullanan hatta kendisini uyaran arkadaşına “Ne o yoksa korkuyor musun?” diye karşılık veren kişilerin sayısı az değildir. Aslında sorun da buradan kaynaklanmaktadır. Alkollü kişinin kendine güveni artmakta, buna karşılık dikkati azalmakta ve refleksleri zayıflamaktadır.
Erkekler, kadınlara göre sarhoşken araba kullanmaya daha fazla eğilimlidirler. Resmi kayıtlara geçen sarhoşken kaza vakaları, toplam kaza vakalarının %15’ini oluşturmaktadır. Bu konuda yapılmış araştırmaların pek çoğu, kandaki alkol düzeyi ile kaza arasında nedensel bir ilişki olduğunu göstermektedir.
Alkol bağımlılığı ve alkollü olarak araba kullanma davranışı ortadan kaldırıldığında, sorunlar da ortadan kalkacaktır. Öncelikle bu konuda halk eğitilmeye çalışılmaktadır. Alkollü araç kullanmayla ilgili tutumlar hakkında halkın bilinçlendirilmesi trafik güvenliğinin sağlanması açısından uzun vadede etkili olan bir yöntemdir. Ayrıca 18 yaşından küçüklere alkol satışı yasaklanarak, alkol kullanma yaşının yasalarla denetlenmesine çalışılmaktadır. Sıkı trafik kontrolüyle alkollü sürücüler belirlenmekte ve bunlara yasal işlemler yapılmaktadır.
Alkollü araç kullanmanın etkin bir şekilde çözülebilmesi için, insanları bilgilendirmenin ve eğitmenin yanı sıra, caydırıcı cezalar da konmalıdır. İnsanlar, sarhoşken araba kullanmaya karar verirlerken, polislerin sık sık yol kontrolleri yapıp alkollü sürücüleri durdurması, cezalar ve yasal kısıtlamaları dikkate almaktadırlar. Hafif cezaların değil sert yasal tedbirlerin, alkollü araba kullanmayı engellediği bulunmuştur. Örneğin, ehliyetin uzun süreli geri alınmasının, hapis cezalarının, yollarda sık polis denetimlerinin ve yüksek para cezalarının alkollü araba kullanımını azalttığı gösterilmiştir.
Ülkemizde de 1 Ocak 1997’den itibaren uygulanmaya başlanan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na eklenen maddeler ile alkollü araç kullanmanın cezası artırılmış, hapis, ehliyete el koyma gibi zorunluluklar getirilmiştir. Ayrıca Psikoteknik değerlendirme ve psikiyatrik muayene sonucu ehliyetin geri alınması şartı da eklenmiştir. Bu yeniliklerin alkollü araç kullanımını ve dolayısıyla trafik kazalarını azaltmada önceki yasaya göre daha başarılı olduğu da ortadadır. Getirilen yenilikler diğer ülkelerde oldukça başarıya ulaşmış uygulamalardır. Ülkemizin de aynı şansa sahip olduğunu görmek oldukça sevindirici ve umut vericidir.
Leave a reply