Yapılması Gereken Silahlanma Değil Silahsızlanma

YAPILMASI GEREKEN SİLAHLANMA DEĞİL SİLAHSIZLANMA

– SİLAHLANMAYI KOLAYLAŞTIRAN YASAL DÜZENLEMELER İPTAL EDİLMELİDİR!

– SİLAH BULUNDURMA YAŞI, SİLAH EDİNECEK MESLEK GRUPLARI, SİLAH EDİNMENİN GEREKÇELERİ OLABİLDİĞİNCE DARALTILMALIDIR

– RUHSATSIZ SİLAH EDİNMENİN CEZA KARŞILIKLARI ARTTIRILMALIDIR

– MEDYA, ŞİDDETİ ÖZENDİREN VE TEŞVİK EDEN YAYINLARA İZİN VERMEMELİDİR

– TÜRKİYE’DE ORTALAMA HER 65 KİŞİDEN BİRİ SİLAH TAŞIMAKTA YA DA BULUNDURMAKTADIR

– TÜRKİYE’DE RUHSATLI VE RUHSATSIZ SİLAH SAYISI SON 10 YILDA YAKLAŞIK 10 KAT ARTMIŞTIR

– HER YIL YAKLAŞIK 3 BİN KİŞİ SİLAHLA ÖLMEKTE, 12 BİN KİŞİ YARALANMAKTADIR

Son günlerde basına yansıyan haberlere göre yeni silah yasa tasarısına eklenen bir madde ile, silah taşıma ruhsatı sayısı ikiye, silah bulundurma ruhsatı da toplamda beşe çıkarılmıştır. Daha önce yaptığımız açıklamalarda da vurguladığımız gibi silahlanmanın önüne geçen düzenlemelerin yapılması yerine tam tersi silahlanmayı daha da artıran ve şiddetin denetimsiz bir biçimde insan yaşamına kastedecek biçimde yaygınlaşmasına zemin hazırlayan düzenlemelerin yapılması hem çok ürkütücü hem de manidardır. Temel işlevi ülke insanlarının güvenliğini sağlamak, toplumsal barışı güçlendirmek ve ülke insanlarını şiddetin olmadığı bir dünya içinde yaşatmak olan devletin ve ilgili kurumlarının şiddeti kolaylaştıran düzenlemeler yapması son derece üzücü ve bu düzenlemeleri anlamak bizim için aynı derecede güçtür.

Toplumda silah kullanımı arttıkça silahlı suçların arttığını tarihimize yansıyan acı örneklerle biliyoruz. Özellikle silahlanmanın gelenek, görenek ve erkekliğin gereği gibi gösterilerek hoş görüldüğü, hatta özendirildiği, her türlü kutlamada silah kullanmanın sıradanlaştığı bir kültürel yapı içinde, yasal düzenlemelerle silahlanmayı kolaylaştırmak, şiddetin giderek yaygınlaşması, elinde silah gücü taşıyan bireyin bir sorun çözme yöntemi olarak silahı kullanması ve kendi adaletini yaratması gibi sonuçlar doğuracak, şiddet sarmalının giderek büyümesine yol açacaktır..

Ülkemizde gün geçtikçe artan ve hemen her gün medyada sıkça yer alan, 3. sayfa haberi olarak denetimsiz biçimde sunulan silah kullanımına bağlı şiddet olguları bu sorunun gittikçe toplumsal bir boyut kazandığını, önlenmesi giderek güçleşen ciddi bir sosyal soruna dönüştüğünü açıkça göstermektedir. Bu sorunun ulaştığı korkutucu boyutu bireysel silahlanmanın ulaştığı dehşet verici rakamlardan da gözlemek mümkündür. Son nüfus sayımı verileri temel alındığında Türkiye’de ortalama her 65 kişiden biri silah taşımakta ya da bulundurmaktadır. Ülkelere göre, silaha sahip olma sıralamasında Türkiye tüm dünya ülkeleri sıralamasında 20. sırada yer almaktadır. Ülkemizde ruhsatlı ve ruhsatsız silah sayısı son 10 yılda yaklaşık 10 kat artmıştır. Halen Türkiye’de 2,5 milyon’un üzerinde ruhsatlı silah olduğu bilinmektedir. Yeni düzenlemelerle bu sayının kısa zamanda en az iki kat artacağını kolaylıkla öngörebiliriz. Bu sayının, iki katından daha fazla ruhsatsız silah olduğu tahmin edilmektedir. Ruhsatsız silah sayısınını da da artacağını, yasal ve yasa dışı silah pazarının yasalarca korunan bir sektöre dönüşeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu durum insanlığa fiziksel ve ruhsal açıdan büyük zararlar verebilecek büyük bir tehlikenin habercisidir. Silaha bağlı suç oranlarında her geçen gün artış görülmektedir. Ruhsatlı silahlarla işlenen suçların sayısı da her geçen gün giderek artmaktadır. Bu yasal düzenlemeler bu oranları daha da ürkütücü düzeylere ulaştıracaktır.

Basına ve kamuoyuna yansıyan örneklerde de görüldüğü gibi en sıradan tartışmalar bile ateşli silahların karıştığı ölümcül kavgalara dönüşmekte, futbol maçları ve düğünler silahların yarıştığı ve yaşamların serseri kurşunlarla sona erdiği ve sorumluluğun “maganda”lara yüklendiği etkinlikler haline gelmekte, ölümler sıradanlaşmakta, insanlar ölüme karşı duyarsızlaşmaktadır. Kutlama, karşılama gibi nedenlerle ateşli silah kullanılması, toplumu derinden etkileyen, aileleri üzüntüye boğan ve toplum vicdanında öfke yaratan üzücü sonuçlara yol açmaktadır
.
Cinayet olgularının yarısı ateşli silahla gerçekleşmektedir. Her yıl yaklaşık 3 bin kişi silahla ölmekte, 12 bin kişi yaralanmaktadır. Ateşli silahlarla işlenen suçların yaklaşık üçte ikisi ruhsatsız, üçte biri ruhsatlı silahlarla işlenmektedir. Silahlanma çılgınlığının ulaştığı dehşet verici boyutların günlük yaşamda sıkça karşımıza çıktığı alanlardan birisi de aile içi şiddettir. Evde silah bulunması, aile içi şiddet olaylarında ciddi yaralanma ve ölümlere yola açmakta, intiharları kolaylaştırmakta, çocukların kaza ile ölüm ve yaralanmalarına neden olmaktadır. Aile içi şiddet ve eş öldürmeyle sonuçlanan olayların yüzde 35-40’ında silah kullanılmaktadır. Bir evde ateşli silah bulunması nedeniyle ölüm riski 12 kat artmaktadır. Silahla işlenen cinayet olaylarının %25.5 i aydınlatılamamakta, ‘faili meçhul’ kalmaktadır. Bu oran gelişmiş ülkelerde ise %10’dur.

Tüm yayın ve uyarılara karşın, toplumda silahlanma merak ve isteği her geçen gün artmaktadır. Bu merak bu yasal düzenlemelerle adeta teşvik edilmekte, insanları acıları ve ölümü üzerinden büyüyen yeni bir pazarın, ticari alanın geliştirilmesine çalışılmaktadır. İnsan yaşamının bir metaya dönüşmesinin, bir ticari ilişkinin nesnesi haline gelmesinin belkide en acı veren örnekleri silah edinmenin kolaylaştırılması ve yaygınlaştırılmasıyla yaşanacaktır. Ülkenin politik önderlerinin ateşli silahlarla kamuoyu karşısına çıkmaları, film ve dizilerin kötüleri yok eden silahlı kahramanları örnek modeller olarak sunması, bu örneklerde en iyi sorun çözümün ateşli silahlarla öldürmek olduğu yanılsamasının yaratılması ve son yasal düzenlemelerle ateşli silahlara ulaşmanın giderek kolaylaşması vb. bir çok etken şiddet sorunun boyutlarını daha da artıracaktır.

Ülkemizde son zamanlarda yaşanan olaylar sonucunda artan toplumsal, siyasal ve etnik kutuplaşma endişe verici düzeylere ulaştığını, Edirne, Selendi ve Mersin’de etnisiteden kaynaklanan çatışmaların, linç girişimlerinin görüntüleri henüz belleklerimizde tazeyken; İnegöl ve Dörtyol’da yaşanan, bazı vatandaşlarımıza yönelik saldırılar toplumsal barışı tehdit etmektedir. Bu olayların yaşandığı ve kutuplaşmanın boyutlarının büyüme eğilimi gösterdiği bir nokta da da silahlanmayı kolaylaştıran ve teşvik eden düzenlemeler ciddi bir tehlike olarak kendini göstermektedir.

Bu veriler ışığında, ülkemizde silah kullanımına bağlı suç ve şiddet olaylarının arttığı bilinmesine karşın yeni hazırlanan yasa taslağı silahlanmayı kolaylaştırmayı amaçlamak ve eklenen her bir madde bunu daha da pekiştirmektedir. Bu yasalar oluşturuldukça ve yürürlükte kaldıkça silah kullanımı ve buna bağlı şiddet olaylarında önlenmesi giderek güçleşen artışlar olacağını öngörmekteyiz.

Türkiye Psikiyatri Derneği olarak taleplerimiz:

Öncelikle tüm bu üzücü sonuçların önüne geçilmesi için temel amaç ve strateji bireysel (sivil) silahlanmanın kontrol altına alınması değil bireysel silahlanmanın önlenmesi, eşdeyişle bireysel silahsızlanma olmalıdır.

1. Bireysel silahlanmayı önlemek amacıyla uzun verimli ve etkili bir eğitim programının geliştirilmesi ve gecikmeden yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Bu geniş kapsamlı eğitim programında okuldan aileye, medyadan politikacılara, sivil toplum kuruluşlarından silahlı kuvvetlere kadar her kurum ve ortamda silahlanmanın riskleri, barış toplumu olmada silahsızlanmanın rolü işlenmelidir.
2. Ruhsatlandırmada pratik ve teorik eğitimi kapsayan sertifika programı tartışmaya açılıp geliştirilmeli ve zorunlu hale getirilmelidir,
3. Ruhsatsız silahların kayıt altına alınabilmesi için acil önlemler alınmalı belirli bir süre içerisinde ruhsatsız silahlar kayda alındıktan sonra, ruhsatsız silahlarla ilgili mevzuat ağırlaştırılmalıdır.
4. Toplumun bu amaca hazır hale gelmesini sağlarken ilk adım olarak; hazırlanmakta olan yasal düzenlemede öngörülen silahlanmayı kolaylaştıran tüm değişiklik ve düzenlemelerden hızla vazgeçilmelidir.
5. Bu yasada silah bulundurma yaşı, silah edinecek meslek grupları, silah edinmenin gerekçeleri olabildiğince daraltılmalıdır.
6. Taşıma ruhsatları kısıtlanmalı, kapsamı daraltılmalı, bulundurmaya çevrilmeli, ancak yasal olarak izin verilen yerlerde bulundurulması sağlanmalıdır.
7. Var olan ateşli silahların toplanmasına yönelik yasal düzenlemeler beklenmeden yapılmalı, yapılacak yasal düzenlemelerle silah edinmek ve bulundurmak zorlaştırılmalı, silahların iade edilmesiyle ilgili özendirici önlemler alınmalıdır.
8. Silah kaçakçılığı ve ruhsatsız silah edinmenin ceza karşılıkları arttırılmalı, emniyet birimlerinin etkin mücadelesi sağlanmalıdır.
9. İlgili meslek örgütlerinin ve demokratik kitle örgütlerinin konu hakkındaki görüşleri ve hazırladıkları raporlar değerlendirmeye alınmalıdır.
10. Silah edinmek isteyenlerin önceki ve olası suç eğilimleri emniyet birimlerince dikkatli bir şekilde sorgulanmalıdır.
11. Dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde olmayan “silah ruhsatlandırmasında hekimlerin sorumluluk alması” uygulaması kaldırılmalı, silah ruhsatı almak isteyen kişilerin muayeneleri ve silah edinme kararları tek hekim sorumluluğuna bırakılmamalı, temel sorumluluğun emniyet birimlerinde olduğu, hekimlerin sadece tıbbi muayene ve bilirkişilik uygulamalarını yürüttüğü ayrı bir kurumsallaşma yapısı tesis edilmelidir.
12. Alt yaş sınırı yukarı çekilmeli, üst yaş sınırı getirilmeli, kişiye kayıtlı silah sayısı sınırlandırılmalıdır,
13. Silah ve mermilerinin muhafazası ve denetimlerine ilişkin kontrol mekanizmaları oluşturulmalıdır.
14. Silah bulundurmanın yasak olduğu yerlerin kapsamı genişletilmeli, kapsama kamuya açık tüm alanlar dahil edilmelidir.
15. Medya, şiddeti özendiren ve teşvik eden yayınlara izin vermemeli, bu konuda duyarlı ve sorumlu davranmalı, bireysel silahsızlanmayı öne çıkaran etkinliklerde bulunmalıdır.
16. Konuyla ilgili doğrudan ve dolaylı her türlü reklam ve benzeri programlar yasaklanmalı, televizyon programlarında silahların özellikle bir sorun çözme aracı olarak gösterilmesinin önüne geçilmelidir.

Biz ruh hekimleri, yeni nesillerin sorunları şiddetle değil tartışarak, konuşarak, uzlaşarak ve hukuki yollarla çözmeyi öğrenmiş ve benimsemiş olmasını arzu etmekte, meslek örgütü olarak bu yönde çaba göstermeye devam etmekteyiz.

• Acının, şiddetin, ölümlerin ve katliamların ruh sağlığı ve toplumsal barış üzerine
yıkıcı etkisini biliyoruz.

• Türkiye Psikiyatri Derneği olarak bu coğrafya üzerinde yaşayan başta ülkenin
yöneticileri, resmi otoritesi, yasa yapıcıları, yürütücüleri ve denetleyicilerini yürütücüleri, ilgili kurum ve kuruluşları, politik önderleri olmak üzere herkesi ortak geleceğimizin korunması ve toplumsal barışın sürdürülmesi için sağduyulu olmaya davet ediyoruz.

• Silahlanmayı kolaylaştıran tüm yasal düzenlemelerden derhal vazgeçilmesini silahsızlanmaya yönelik çalışmaların hızla yaşama geçirilmesini istiyoruz.

• Ruh sağlığının geliştirilmesi, korunması ve ruhsal sorunların önlenmesi konusunda ilk sırada sorumluluk hisseden biz ruh hekimleri, toplumun tümüne ulaşan kampanyalarla silahsızlanmanın özendirilmesini, konu ile ilgili tüm yasal düzenlemelerin bu amaçlarla yeniden gözden geçirilmesini, toplumumuz ve topluluğumuz adına talep ediyoruz.

Bu soruna toplumun hiçbir kesiminin sessiz kalmamasını talep ediyoruz.

Saygılarımızla…
Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu

Leave a reply